Başbakan Erdoğan’ın kürtaj ile ilgili açıklamalarına bir protesto da İlerici Kadınlar Dayanışma Derneği (İKD) kadınlardan geldi.
İKD’liler dün (01.06.2012) saat 19.00’da Taksim Tramvay Durağı’nda “Bedenimiz Bizimdir, kürtaj yasaklamaz” diyerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “Bedenimiz Bizimdir, kürtaj yasaklamaz’ pankartı arkasında bir araya gelen ve İKD’nin tarihsel logosu olan dövizleri taşıyan İKD’li kadınlar, “Bedenimiz, kimliğimiz bizimdir”, “Devlet, elini bedenimden çek”, Kürtaj hakkı, engellenemez”, “Jin Jiyan Azadi”, “Kadınlar örgütlü, daha güçlü” sloganlarını Taksim’de yükselttiler. İKD’nin kürtaj hakkı ile ilgili basın açıklamasını Selin Çalışkan okudu.
Basın açıklamasında, AKP’nin iktidara geldiği günden bugüne kadın haklarında bir çok kazanımı geri almaya çalıştığı belirtilerek, kadınların kürtaj hakkının yasaklanmaya kalkışılmasıyla kadınların bedenlerinin de denetim altına alınmaya yeltenildiğinden bahsedildi.
Kürtaj haktır Uludere katliamdır
Basın açıklamasında ayrıca, AKP’ nin “her kürtaj bir Uludere’dir” diyerek 19’u çocuk 34 canın katledildiği Uludere’yi konuyu saptırarak unutturmaya çalıştığı üzerine vurgu yapıldı.
Basın açıklamasının devamında, “AKP hükümeti konuyla ilgili yaptığı her açıklamasında ön plana çıkardığı bilimselliği, ne yazık ki kendileri gözardı ederek, kadınları sağlıksız doğum kontrol yöntemlerine ve sağlıksız kürtaja mecbur bırakmaya çalışıyor. Biz kadınların bedenleri üzerinde denetim kurmaya çalışan bu muhafazakar zihniyet, kürtaj yasağı ile kadınları merdiven altlarında kürtaj olmaya iterek, kürtajın yasak olduğu ülkelerdeki gibi sağlıksız ortamlarda kürtaj olan bir çok kadının katline neden olacak. Tecavüze uğrayan kadınların tecavüzcülerine ağır tahrik indirimi uygulayan, mağdur kadını faillerden daha ağır cezalara çarptıran ataerkil yargı ve bunun destekleyicisi AKP nezdinde, ataerkil zihniyet kadınları bir kez daha mahkum ederek, tecavüz sonucu oluşan gebeliği de “Tecavüze uğrayan doğursun. Gerekirse devlet bakar” diyerek kürtaj yasağı kapsamına alma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.” denildi.
Açıklamada, kürtaj yasağını getirme çabalarının ardındaki zihniyetin, kadının cinselliği ve doğurganlığı üzerinde baskı oluşturmak olduğu ve kapitalist ataerkil sistemin amaçlarına ulaşılmasını kolaylaştırmak için yaptığına vurgu yapılarak, kadın emeğinin sistemin sömürüsüne daha açık hale getirilmeye çalışıldığından söz edildi.
Son olarak basın açıklamasında , kürtaj hakkının cinayet değil, en temel sağlık hakkı olduğu ifade edilerek, “Kadınların en doğal hakkı olan kürtajla ilgili hükümetin sahnelediği oyunu hep birlikte bozmak için tüm kadınları İKD ile birlikte kürtaj hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz.” denildi.
Eylem İKD’li kadınların kendi el emeği ile ürettikleri kırmızı karanfillerin kadınlara dağıtılması ile sona erdi.
Haberin Kaynağı: Yeni Dünya İnternet Gazetesi
Okunan Basın Bildirisi’nin tam metni:
Bedenimiz Bizimdir, Kürtaj Yasaklanamaz!
İktidara geldiği günden bugüne kadın hakları alanında birçok kazanımımızı geri almaya çalışan AKP, bu kez de gözünü kürtaj hakkımıza dikmiş durumda. Kadın bedeni üzerinden siyaset yürüten AKP iktidarının bu kadınlara dönük ne ilk saldırısı ne de son olacağa benziyor. İlk önce her kadına 3 çocuk doğurmasını, o da yetmedi 5 çocuk doğurmasını öğütleyen Başbakan, şimdi de kadınların kürtaj hakkını yasaklayarak biz kadınların bedenlerini denetim altına almaya yelteniyor. Üstelik ‘her kürtaj bir Uludere’dir diyerek 19’u çocuk 34 canın katledildiği Uludere’yi de konuyu saptırarak unutturmaya çalışıyor, ölenlerin ailelerine de büyük bir saygısızlık yapıyor.
AKP hükümetinin konuyla ilgili yaptığı her açıklamasında ön plana çıkardığı bilimselliği, ne yazık ki kendileri gözardı ederek, kadınları sağlıksız doğum kontrol yöntemlerine ve sağlıksız kürtaja mecbur bırakmaya çalışıyor. Biz kadınların bedenleri üzerinde denetim kurmaya çalışan bu muhafazakar zihniyet, kürtaj yasağı ile kadınları merdiven altlarında kürtaj olmaya iterek, kürtajın yasak olduğu ülkelerdeki gibi sağlıksız ortamlarda kürtaj olan birçok kadının katline neden olacak.
Tecavüze uğrayan kadınların tecavüzcülerine ağır tahrik indirimi uygulayan, mağdur kadını faillerden daha ağır cezalara çarptıran ataerkil yargı ve bunun destekleyicisi AKP nezdinde ataerkil zihniyet kadınları bir kez daha mahkum ederek tecavüz sonucu oluşan gebeliği de “Tecavüze uğrayan doğursun. Gerekirse devlet bakar” diyerek kürtaj yasağı kapsamına alma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.
Sağlıkta dönüşüm adı altında her attığımız adımı paralı hale gelen sağlık sistemi kadınların sağlık hizmetlerine erişimini zaten zorlaştırıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ülkemizde her iki kadından birinin kürtaj olduğunu açıkladı. Kadınların ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir doğum kontrol hizmetlerine ulaşamamalarının sayının bu kadar yüksek olmasında hiç mi etkisi yok? Yine de bu sayıyı düşürmek adına kadınların kendi bedenleri üzerinde karar hakkını ellerinden alamazsınız. Kadınların talebi: kadınların kendi iradeleriyle belirleyecekleri her türlü doğum kontrol, kürtaj hizmetinin parasız ve evli/bekar ayrımı gözetmeksizin her kadın için erişilir olması.
Kürtaj yasağını getirme çabalarının ardındaki zihniyet, kadının cinselliği ve doğurganlığı üzerinde baskı oluşturmak ve böylelikle kapitalist ataerkil sistemin kendi amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırmak, kadının emeğini sistemin sömürüsüne daha açık hale getirmektir. Onu eve hapsederek, çocuk doğurma makinesine dönüştürmek, her türlü ekonomik, toplumsal, siyasal hak ve özgürlükten mahrum bırakmak, böylelikle suskun bir toplum yaratmaktır.
Biz kadınlar, bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz bizimdir diyoruz. Kürtaj hakkı da kadınların kendi bedenleri üzerinde söz sahibi oldukları en temel haklarıdır. Kürtaj cinayet değil, kürtaj olma hakkını kullanmak, en temel sağlık haklarından biridir. İstediği zaman, istediği kadar çocuk doğurmak her kadının hakkı olduğu gibi kürtaj da hakkıdır, hiçbir egemen güç onun bedeni üzerinde karar verme yetkisini kendisinde görmesin. Kadınların sağlık hakkından yararlanabilmesi için üreme sağlığı hizmetleri üzerindeki ataerkil kapitalist baskılara son verilmelidir. Bir yandan kürtaj cinayettir diyerek, öte yandan bugüne kadar töre/namus adı altında her gün ortalama 5 kadını kurban verdiğimiz cinayetlere seyirci kalmak ikiyüzlülüktür.
Kadınların en doğal hakkı olan kürtaj hakkı ile ilgili hükümetin sahnelediği oyunu hep birlikte bozmak için tüm kadınları İKD ile birlikte kürtaj hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
İlerici Kadınlar Dayanışma Derneği (İKD)
Genel Merkezi