İKD olarak İstanbul’un Maltepe ilçesi Gülensu mahallesinde işe gitmek için çıktığı evinin önünde, aynı işyerinde çalıştığı Zeynel Akbaş tarafından vurularak öldürülen Fatma Şengül’ün kızı Açelya Şengül ile söyleşi gerçekleştirdik.
İKD: Merhaba Açelya, ilk olarak bize kendinizden bahseder misiniz?
Açelya Şengül: Babamı 1999 senesinde trafik kazasında kaybettim. Üç kardeşiz. Bir abim üst kattaki dairede, annem, diğer abim ve ben de alt kattaki dairede altlı üstlü yaşıyorduk.
24 yaşındayım. Öğretmenim, özel sektörde çalışıyorum.
Annem aşçı idi. Bir süre kanser tedavisi gördükten sonra işini bırakmak zorunda kaldı. O sırada emekli oldu ama maddi zorluklardan dolayı tekrar çalışmak zorunda kaldı. Üçümüz geçinip gidiyorduk.
İKD: Annen, Fatma Şengül’den ve yaşadığı süreçten bahseder misiniz?
Açelya Şengül: Dava henüz başlamadı ama olay nasıl oldu onu anlatayım.
Annem meme kanseriydi. Beş sene kanser tedavisi gördü. Kanserin tekrar sıçrama ihtimali varmış. Annem bunu biliyordu ama bize söylememişti. Annemi kaybettikten sonra manevi annem anlattı. Biz bilmiyorduk.
Annem İşbankasına bağlı derneğin lokalinde çalışıyordu. Annem ve annemin katili Zeynel Akbaş aynı pozisyonda çalışıyorlar. İkisi aynı pozisyonda çalışıyor ancak görev yerleri farklı.
Annem üst katta çay yapıp dağıtıyor, o adam da alt katta.
Adam işini aksatıyor ve tazminat almak için de kendini kovdurmaya çalışıyor. Çalışmadığı için iş yükü anneme kalıyor.
Annem de, “Sen çalışmıyorsun, senin işini bana yüklüyorlar. Ben çok yoruluyorum. Kendi işini kendin yap” diye ona söyleniyor. Bu şekilde dört beş aydır tartışıyorlarmış.
Annem bu şikayetlerini bana anlatıyordu. “Böyle böyle bir adam var, onun yüzünden çok yoruluyorum” diyordu.
En son 29 Mart gecesinde “Kızım beni çok yoruyorlar, çok eziyorlar. O adamı orada koruyan birileri var. Ben kaç kere şikayet ettim, müdüre şikayet ettim, şefe şikayet ettim. Onu koruyorlar, beni eziyorlar. Çok yoruluyorum” dedi.
Olay olduktan sonra iletişim bilgilerini almak için iş yerine ulaştım.
Bana “Bu olay nasıl oldu, hiç anlamadık” dediler. Hatta annemle o adamın gayet iyi anlaştığını söylediler. Ben de durumun öyle olmadığını söyledim.
Müdürü “Fatma kesinlikle bize şikayette bulunmadı. Eğer şikayet etseydi, biz o adamı denize dökerdik” dedi.
Annemin ne yedi yemeğine, ne kırkına, ne elli ikisine, ne de başsağlığına geldiler. Sanki o olay hiç orada yaşanmamış, iş yerinde anneme hiç mobbing uygulanmamış gibi davrandılar. Yani resmen kendilerini böyle korudular ama annem yaşarken bana çok şikayet ediyordu.
2,5 senedir orada çalışıyordu, 51 yaşında hayat dolu bir kadındı, tango vals yapardı.
İKD: Peki anneniz, Fatma Şengül’ün öldürüldüğü günü anlatabilir misiniz?
Açelya Şengül: Adam ilk ifadesinde bir gece önceden her şeyi planladığını söyledi.
Evimizin hemen önü cadde. Caddenin karşı tarafında iki araba var. Adam arabaların arkasında saklanıyor.
Bir komşumuz orada minibüs bekliyor. Komşumuzun dikkatini çekmemek için “Günaydın” diyor. O da adamı tanımadığı için sadece başını sallıyor. Sonra yukarı aşağı yürüyor, minibüs bekliyormuş gibi davranıyor.
Annem evden çıkınca, adam anneme doğru yaklaşıyor. O sırada anneme yaklaştığında silahı belinden çıkarıyor. Annem silahı görünce “Dur dur yapma. Sabah sabah şaka mı yapıyorsun” diyor.
Adam beş kurşun sıkıyor. Dördü anneme isabet ediyor. Kurşunlar göğüs ve kafa bölgesine isabet ediyor.
Ancak adam ikinci ifadesinde “Ben konuşmak için gittim. Mahallenin yapısını bildiğimden kendimi korumak için silahımı yanıma aldım. Fatma bana küfür etti, hakaret etti. Ben dayanamayıp birkaç el ateş ettim” diyor.
Aslında hastanedeki ilk ifadesinde “Akşam planladım. Sabah planlı bir şekilde gittim, öldürdüm” diyor. Avukatının da yanında olduğu ikinci ifadesini değiştiriyor.
Ama öyle bir şey yok tabii ki. Orada bir görgü tanığı var.
Annem “Dur yapma, şaka mı yapıyorsun” dedikten sonra vuruyor.
Annemi öldürdükten sonra koşmuyor, kaçmıyor. Hiçbir şey olmamış gibi bir sokak aşağıya doğru yürüyor.
O sırada benim çığlığım üzerine insanlar bir anda toplandı…
Adam silahla kol altından kendini de yaralıyor.
İlk ifadesinde olayı planladığını ifade etmişti. Ben zannediyorum ki bunu da planladı. İndirim alabilmek için kendini yaraladığını düşünüyorum.
Hemen, Annemin çalıştığı iş yerindeki kamera kayıtlarını istedik. Savcılık önce kabul etmedi. Biz birkaç dilekçe verdik. Sonra iş yerinden talep etti. Ne yazık ki, olaydan 2,5 ay sonra oldu. Onlar, “Biz yalnızca bir aylık kamera kaydı tutuyoruz” diye cevap verdiler. Dolayısıyla ben kamera kayıtlarını imha ettiklerini düşünüyorum. Çünkü bir bankayı temsil eden bir kurum bir aylık kamera kaydı tutmamalı.
Ayrıca annem vurulmadan iki gün önce telefonu bozuldu. Benden telefona bakmamı istedi. Telefonu açabildiğimde Zeynel Bey diye birinden dört defa üst üste mesaj geldi. Annemin telefonunu karıştırmak istemediğim için mesajları okumadım.
Annemin vurulduğu gün telefonunu almışlardı.
Telefonu bize teslim ettiklerinde, “Telefonun tuş kilidi vardı. O nedenle açıp inceleyemedik” dediler. Yani ortada bir cinayet var ama o telefon incelenmiyor. O şifre kırılabilirdi.
Telefonu bize olduğu gibi teslim ettiler.
Biz telefonu açtığımızda annemin yakın arkadaşı sayesinde şifreyi bulduk. O adamın adı, numarası yoktu. Mesajlar yoktu.
Annem de silmiş olabilir. Bence tehdit vardı. Bu adam bana bir şey yaparsa çocuklarımın da başı derde girmesin diye korktuğundan annem de silmiş olabilir.
Keşke o mesajlar geldiğinde açsaydın ve görseydim. Annemin sokağa çıkmasını, işe gitmesini engellerdim. Böyle bir problem olduğunu bilseydim, zaten annemi orada çalıştırmazdım.
Avukatımız savcılığa üç kere dilekçe verdi. Telefonların incelenmesi için iki buçuk saat savcının kapısının önünde bekledik. Avukatımız ile görüşme gereği duymadı. Telefonun incelenmesini kabul etmediler.
Annem hastaneye gittiği için bazı sabahlar işe 10-15 dakika kadar geç gidiyormuş.
Annemin çalıştığı yerde şef diye bahsettiğimiz, bu adamı da koruyan kişi annemin işe geç kaldığı bir gün, üzerine çöp kovasını boşaltmış. Biz bu olayı bile annem vurulduktan sonra öğrendik. Annem kirli gömleğini çocuklar görmeden yıkayalım diye manevi anneme götürmüş.
Annem, manevi anneme “Orada çalışmak istemiyorum artık, beni çok eziyorlar. Çok yoruyorlar. İşe geç gittim diye başından aşağı çöp kovasını döktüler. Gururum çok incindi. Artık orada çalışmak istemiyorum ama mecburum çalışmaya” demiş.
Ben annem vurulduktan sonra öğrendim, iş yerinde mobbing varmış, baskı varmış, tehdit varmış.
İKD: Süreç şu anda nasıl devam ediyor?
Açelya Şengül: Dava henüz başlamadı. Şu an tutuklu cezaevinde.
Davada gizlilik kararı var. İnsanlar ayaklanmasın diye kadın cinayetleri ve çocuk istismarı davalarının genelinde bu gizlilik kararı varmış.
Olay seçimden bir gün önce, 30 Mart’ta olduğu için haberlerde çok duyulmadı. Üstelik de ilk olarak A Haber’de aşk cinayeti şeklinde haber yaptılar. Sonra aradım, durumun öyle olmadığını söyledim. O da benden özür diledi. “Varsayım üzerine haber yaptım” dedi.
“Böyle bir haberi neye dayanarak yaptın. Bu haber yüzünden anne ve baba tarafım birbirine düşürecek, belki kan davası çıkmasına sebep olacaksın” dedim. Adam suçunu itiraf etti. “O haberlerin oradan kaldırılmasını istiyorum” dedim.
İKD: Sonrasında neler oldu?
Açelya Şengül: Mor Dayanışma bana ilk ulaşanlardan. Avukat tahsis ettiler. Aylin Mert Hanım davaya katıldı. Şu an avukatım, fakat davaya ne kadar çok avukatla girersek ya da adliyenin önünde ne kadar çok insan “Fatma Şengül için adalet” diye bağırırsa o adam o kadar ağır bir şekilde yargılanacak. Çünkü bu cinayet davalarında biliyorsunuz ki insanlar ayaklanmadığı, kamuoyu baskısı oluşmadığı zaman indirim alıyorlar. Bu yüzden kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışıyorum. Ben zaten annemi kaybettim. Başka bir Fatma, başka bir anne ölmesin diye uğraşıyorum. Bundan sonraki amacım bu.
İKD: Peki bu süreçte sen nasılsın?
Açelya Şengül: Yaşadığımız acı olayı üzerimden atamıyorum.
Aynı şekilde ben öldürülseydim annem çok üzülürdü ama üzüntüsünü dışarıya yansıtmazdı. Benim için savaşırdı, çabalardı. Yani “Annem benim yerimde olsaydı ne yapardı” diye düşünerek hareket etmeye çalışıyorum.
Annem çok aktif bir kadındı. “Bir kadın bir kadının dostudur.” Annem hep bu düşünce ile hayata bakardı.
Derya Baykal’ın örgü yarışmasında 3. olmuştu.
İstanbul Kültür ve Sanat Eğitim Derneği folklor ekibindeydi. Bu sene ikincisi düzenlenen etkinliğe bizi çağırdılar, Annem adına düzenlemişlerdi. Afişi de Fatma Şengül anısına olarak yapmışlardı. İnsanlar da annem için bir şeyler yapmaya çabalıyor.
Annem için, başka bir kadın ölmesin diye o adamın ağırlaştırılmış müebbet ceza almasını istiyorum.
Erkekler artık bizi sokakta görmeye alışmalı. Orada Annem yerine bir erkek olsaydı, öldüremezdi, tartışırdı en fazla.
Bir erkek bir erkeği öldürmüyor, erkeklerin gücü hep kadına yetiyor.
Kadınları sokakta görmeye, kadınları iş yerinde görmeye, alışverişte etkinliklerde faaliyetlerde görmeye erkeklerin alışması lazım. Bizim de bunun için mücadele etmemiz lazım. Bu ülkede her gün başka bir kadın öldürülüyor, buna karşı mücadele edeceğim.
İKD: Duruşma tarihleri belli oldu mu?
Açelya Şengül: Hayır henüz belli değil ama bildiğim kadarıyla Eylül Ekim gibi başlayacakmış. İşyerindeki insanların ifadesi istenmiş o kadar, başka bir şey bilmiyoruz.
İndirim almadan yargılanmasını, ağırlaştırılmış müebbet almasını istiyorum.
Bir de keşke o adamı savunan avukat erkek olsaydı ama maalesef iki kadın avukat o adamı savunuyor. Bir kadın bir kadına bunu yapabilir mi? Baro’nun tahsis ettiği avukatlar ama reddedebilirlerdi.
Ben son olarak şunu istiyorum. Annem 35 yıldır o mahallede ikamet ediyordu. Gülensu mahallesi, Emek caddesi, Erdemli sokak. Kapımızın önünde dört kurşunla hayatına son verildi. Bu yüzden o sokağın isminin Fatma Şengül olarak değiştirilmesini istiyorum. Bunun için de insanlar 153’ü arayıp bu talebi dile getirirse bize çok büyük destek olurlar.
Ben başvuru yaptım, yeniden belediyeye gidip görüşeceğim.
Bu şekilde bir sonuç alamazsam tek tek kapı kapı dolaşıp imza toplamayı düşünüyorum.
Ayrıca bu süreçte dayanışma gösteren, annemin davasında yanımızda olan Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği’ne, Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Derneği’ne, Kadın Meclisleri’ne, Mor Dayanışma’ya ve siz İKD’ye teşekkür ederim.
İKD: Bize zaman ayırdığın için çok teşekkürler. Mücadelenizde yanınızda olacağız.