Kadına Yönelik Şiddete Karşı Birlikte Mücadeleye!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü. 25 Kasım, dünyanın dört bir yanında kadınların şiddete karşı hep bir ağızdan seslerini yükselttiği isyanın günü. 25 Kasım, yaşam hakkımızı elimizden alan bu düzene “Artık yeter!” deme günü.
Türkiye’de kadınlar sistematik olarak şiddete maruz kalıyor. Her gün ortalama bir kadın, erkekler tarafından katlediliyor. 2024’ün ilk 6 ayında 205 kadın öldürüldü, 117 kadının ölümü ise şüpheli olarak kayıtlara geçti. Bu cinayetler münferit değil; toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve eril tahakkümü derinleştiren politikaların, cezasızlığın, sistematik ayrımcılığın ve ekonomik adaletsizliğin sonucudur.
Şiddet, politik bir sorundur
Şiddetin, kadınların hayatına bu kadar kolay nüfuz etmesinin arkasında yalnızca bireyler değil, şiddeti meşrulaştıran bir düzen yatıyor. Kadını ikinci sınıf insan olarak gören erkek egemen anlayış kapitalizmin kadınları ucuz işgücü olarak kullanmayı, işçi sınıfını bölmeyi amaçlayan sömürü düzeninden güç alıyor.
Gericiliğin saldırısı Cumhuriyet Devrimimizin kazanımlarına saldırırken en çok kadın haklarını, kadınların eşit yurttaş olma bilincini aşındırıyor. İstanbul Sözleşmesinden çekilmekle başlayan süreçte, kadınların şiddet karşısında korunmasız bırakılması; 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmaması; faillere “iyi hal” ve “haksız tahrik” gibi indirimlerle adeta ödül verilmesi; devletin kadınları değil, ataerkini koruduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Bizler, bu sistematik şiddeti sürdürenlerin yalnızca faillerden ibaret olmadığını biliyoruz. Kadın cinayetlerine “kıskançlık”, “ailevi meseleler” gibi bahaneler üreten medya; kadınları eve kapatmaya çalışan politikalar; şiddeti cezasız bırakan yargı mekanizması; emeğimizi değersizleştiren ve hayatlarımızı güvencesizleştiren ekonomik düzen; eğitim ve sağlık politikalarındaki eşitsizlikler bu şiddet sarmalının birer parçasıdır. Bu tabloyu daha da ağırlaştıran ekonomik kriz, kadınları daha fazla yoksulluk ve güvencesizliğe mahkûm ediyor. Artan işsizlik oranları, ev içi şiddeti tetiklerken kadınların şiddet döngüsünden kurtulmasını zorlaştırıyor.
BİZ DURDURMAZSAK DURMAYACAKLAR!
Kadına yönelik şiddet yalnızca biz kadınların sorunu değil; toplumsal adalet ve insan hakları meselesidir. Bugün eşitsizlik, ayrımcılık ve şiddetle hesaplaşmak; bu düzenin karşısında örgütlü bir mücadeleyi büyütmek her zamankinden daha acil ve gereklidir.
Biz İlerici Kadınlar,
• İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe konulmasını ve etkin uygulanmasını,
• 6284 sayılı yasanın hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmaksızın uygulanmasını,
• Faillere cezasızlık politikasına son verilmesini, cezaların caydırıcı hale getirilmesini,
• Kadınların ekonomik özgürlüğünü artıracak, eşit işe eşit ücret ilkesi temelinde istihdam edilmelerine ve bakım sorununu çözmek için kamusal ve kurumsal bakım hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik sosyal politikaların uygulanmasını,
• Kadına yönelik şiddeti önleyecek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirecek kapsamlı eğitim programlarının hayata geçirilmesini talep ediyoruz.
Unutmayalım: Kadınların örgütlü mücadelesi olmadan hiçbir kazanım kalıcı değildir. Kadınların haklarını, yaşamlarını ve özgürlüklerini tehdit eden bu düzeni değiştirecek güç bizdedir. Hayatlarımızı ve geleceğimizi ataerkil sisteme teslim etmiyoruz!
25 Kasım, yalnızca yas tutma değil; mücadeleyi büyütme günüdür. Kadın cinayetlerini durdurmak, şiddeti sonlandırmak ve eşitlik mücadelesini büyütmek için bir aradayız. Biz varız, güçlüyüz ve durmayacağız.
Biz durdurmazsak durmayacaklar!
Eşitlik, özgürlük ve şiddetsiz bir yaşam için mücadeleye!