8 Mart emperyalizmin, kapitalizmin ve ataerkil düzenin sömürü ve baskısından kurtulma mücadelesinin; kadınların eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelesinin simgesidir.
Bugün; emperyalizmin dünya halklarını köleleştirme seferlerine, emeğimizin sömürülmesine, haklarımızın gasbedilmesine ve yaşamlarımızın değersizleştirilmesine karşı sesimizi bir kez daha yükseltiyoruz.
İnsanca bir yaşam istiyoruz
Kadınların ve çocukların hayatını, ruh ve beden sağlığını koruyamayan; çocukların, hasta ve yaşlıların bakımını kadının sırtına yıkan iktidar, tutmuş bir de 2025’i aile yılı ilan ediyor. Kadının adını bakanlıklardan silen, kadınların sorunlarını Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı kapsamında ele aldığını söyleyen iktidara boş laflarla peynir gemisinin yürümeyeceğini hatırlatıyoruz! Aileyi kapitalist ve erkek egemen sistemin sömürü düzeninin bir parçası olmaktan çıkarmak, aileyi gerçekten özgür insanların gönüllü birlikteliği yapmak için boş sözlere değil, eyleme ihtiyaç var.
Aldığımız maaşlar emeğimizin ve yıllardır döktüğümüz alınterimizin karşılığı olmaktan çok uzak. Açlık sınırının altında asgari ücrete ve emekli maaşına son. İnsanca yaşayabileceğimiz ücret istiyoruz.
Yoksulluk, pahalılık ve işsizliğe son. Planlı ekonomi ve devlet sektörü öncülüğünde kalkınma hamlesi başlatılsın. Dolar milyoner ve milyarderlerine servet vergisi getirilsin. Vergide adalet sağlansın. Çok kazanandan çok vergi alınsın. Toplumcu bir düzen insanca bir yaşam, kalkınan Türkiye mutlu toplum istiyoruz.
Yaşlımıza, hastamıza, çocuğumuza kamusal bakım istiyoruz. İşyerlerimizde, semtlerimizde yaygın ve etkin kreşler, bakımevleri istiyoruz. Beslenme, etüt, spor, sanat olanaklarıyla donanmış tam gün kamusal eğitim istiyoruz.
Kadınların en yakınları tarafından öldürülmediği bir toplum için kanunlar etkin uygulansın, suçlular cezasız kalmasın. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, laik, bilimsel, demokratik eğitim istiyoruz. Siyasette, toplumsal hayatta, çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliği hedefiyle kadınlara pozitif ayrımcılık istiyoruz. Laiklik, eşitlik, özgürlük, adalet istiyoruz.
Emperyalizmi yeneceğiz!
2025 8 Mart’ını, ulusal bağımsızlık ve toprak bütünlüklerini, özgürlüklerini korumak için emperyalizmin ve Siyonizmin yeni köleleştirme seferlerine direnen dünya halklarının umut ve azmiyle karşılıyoruz. Ne yapsalar pes ettiremedikleri Filistin halkı direniyor. İsrail’in işgal girişimini durduran, İsrail’i üçüncü kez yenen Lübnan halkı direniyor. Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin komplosuyla ortaçağ sürülerinin, cihatçı teröristlerin eline esir düşen Suriye halkı teslim olmuyor, direniyor.
Emperyalist sistemin ele başı Trump, daha göreve gelmeden önce Amerika’nın müttefikleri dahil bütün halklara küstahça saldırmaya başladı. Bütün dünya halklarına Amerikan emperyalizmine baş eğmek, köle olmak ya da direnmek dışında bir seçenek bırakmıyor. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme yolu izleyen Trump da kendinden önceki Amerikan yönetimleri gibi dünya halklarının emperyalizme karşı ulusal bağımsızlıklarını ve toprak bütünlüklerini koruma azim ve kararıyla büyütecekleri halk direnişleriyle karşılaşacak.
Emperyalizm yenilecek direnen halklar kazanacak.
Bu düzen değişecek!
Emperyalizmin dünya genelindeki saldırısı içeride istibdadın halkı yoksullaştırma harekâtıyla birleşiyor. Ekonomik kriz ve yoksulluk, en çok biz kadınları etkiliyor. Ancak yaşadığımız bu sefalet kaderimiz değil, devleti yönetenlerin bize reva gördüğüdür. O kadar ki istibdat, kendilerine reva görülen sefalete direnen sınıf kardeşlerimizin grevlerini yasaklamaya, sendikal faaliyeti suç saymaya kalkıyor.
Biz, İlerici Kadınlar, bize reva görüleni kabul etmiyoruz!
Sendikal hak ve özgürlüklerimizin gasbedilmesine izin vermeyeceğiz!
Düşük ücretleri, güvencesiz çalışma koşullarını, sendikal haklarımızın gasbedilmesini, emeğimizin değersizleştirilmesini kabul etmiyoruz.
İşçilerin düşük ücretlere karşı ve sendikal haklar için mücadelesi grevlerle sürüyor. Yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da emekçiler haklı taleplerle greve gidiyor. İşçi eylemleri hepimize toplumcu kurtuluş yolunu gösteriyor.
Yalnızca sendikal ve sosyal haklarımız değil, siyasi haklarımız da gasbediliyor. Demokrasi yok ediliyor.
İktidarın toplumdaki muhalif sesleri bastırma çabasıyla giriştiği hukuksuz uygulamaları da reddediyoruz.
Halkın demokratik iradesine saygı göstermeyenlerin kadınların mücadelesine saygı göstermesi beklenemez. Kadınların kurtuluşu mevcut düzenin değişmesiyle mümkündür.
Yani; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
Gericiliğe, Kadın Düşmanlığına, Şiddete, Cezasızlığa Hayır!
İstanbul Sözleşmesini geri istiyoruz.
Hükümetin Sözleşme’den çekilme kararı sonrası kadına yönelik şiddet daha da arttı. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun etkin uygulanmaması, bu da yetmezmiş gibi şiddet suçu işleyenlerin, kadın katillerinin hak ettikleri cezayı almamaları kadınların can güvenliğini tehlikeye atıyor, şiddet faillerini cesaretlendiriyor.
Şiddet suçları, cezasızlık politikaları ve cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren uygulamaların bir sonucudur.
Yasaların etkin uygulanmasını istiyoruz.
Şiddeti meşrulaştıran ve failleri koruyan bu düzene karşı kadınların mücadelesi sürüyor.
Mücadeleye devam!
Biz kadınlar, eşitlik, özgürlük ve adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz!
Emperyalizmin, kapitalizmin ve ataerkil düzenin baskılarına baş eğmeyecek; dayanışma ve birlik içinde daha aydınlık bir geleceği birlikte inşa edeceğiz. Geleceğimizi, emeğimizi ve hayatlarımızı savunmak için bir kez daha alanlardayız.
Birlikte güçlüyüz, birlikte değiştireceğiz!
İKD tüm kadınları örgütlenmeye, vatana cumhuriyete emeğe sahip çıkmaya çağırıyor. Kadınların kurtuluşu için, toplumcu kurtuluş için alanlarda birleşelim.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü fabrikada tarlada okulda evde sokakta, yoksulluğa pahalılığa işsizliğe karşı alın teriyle geçinme mücadelesi veren bütün kadınlara kutlu olsun.
Yaşasın 8 Mart!
Yaşasın Kadın Dayanışması!